Hasan KORMAZCAN anlatıyor:
12 Mart 1971 darbesinin yıl dönümü;
12 Mart, yarım asırlık demokratik hayatın ikinci kez
kesintiye uğradığı gün olarak zihinlere kazındı. 12 Mart 1971 darbesinin yıl dönümü;
(12 Mart 2015 Perşembe 10:21)
Türk Silahlı Kuvvetleri, takvimler 1971 yılının 12 Mart’ını
gösterdiğinde “terör ve anarşi”yi gerekçe göstererek hükümete muhtıra verdi.
Müdahalenin ardından hükümet istifa etti, yaklaşık 2 yıl süren ‘ara rejim’
dönemi başladı. Muhtıranın TBMM’de okunmasına tek itiraz Parlamento’nun en genç
vekiline düştü. Bu isim, Adalet Partisi’nden ayrılan Ferruh Bozbeyli’nin
kurduğu Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Hasan Korkmazcan’dan başkası
değildi. Birleşimi yöneten Adalet Partisi Başkan Vekili Fikret Turhangil’in
muhtıra metnini kürsüden okutma girişimine itiraz eden Korkmazcan, kimsenin
ülkenin en yüksek kurumu olan Meclis’e muhtıra veremeyeceğini belirtip askeri
bildirinin okunmamasını istedi. Korkmazcan, yaptığı bu çıkışla muhtıranın
okunmasını engelleyemedi, ancak adını demokrasi tarihine yazdırmayı başardı. O
günkü duruşunu Zaman’a anlatan Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan
Korkmazcan ‘hükümet ve vekiller tavır koysaydı o muhtıra Meclis’te okunamazdı’
görüşünde. 12 Mart’ın ordunun hiyerarşi ve komuta kademesi içerisinde yaptığı
ilk girişim olduğuna işaret eden Korkmazcan, “Bu girişimin Meclis’ten ve
hükümetten ciddi bir tepki alması halinde sonraki ara dönem uygulamaları
olmazdı. ‘Demokrasiye her zaman müdahale edilebilir’ gibi bir anlayış zihinlere
yerleşmemiş olurdu. Muhtıraya karşı tavır alınmamış olması, 12 Eylül’ün de
yolunu açtı.” diyor.
12 Mart muhtırasının radyodan okunduğu saatte Meclis
lokantasında arkadaşlarıyla yemekte olduğunu söyleyen Hasan Korkmazcan,
yemekten sonra bekledikleri 13.00 bülteninde ilk haber olarak askerlerin
Meclis’e ve hükümete muhtıra verdiğinin okunduğunu kaydediyor. Bu durumun bütün
vekiller için sürpriz olduğunu belirten Korkmazcan, daha sonra parti grubuna
çıktığını aktarıyor. Genel Kurul’a indiklerinde hükümet sıralarının bomboş
olduğunu gördüğünü dile getiren Korkmazcan, “O zaman işin bittiğini anladık.
Hükümetin muhtırayı kabullenir bir tavır içine girdiğini hissettik. Ardından
istifa etti. ” ifadelerini kullanıyor.
İNGİLİZ GİZLİ ARŞİVLERİNDEN 12 MART
Hasan Korkmazcan, 12 Mart sürecinin sona erdiği tarih olarak
kabul edilen 1973 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında gizli-açık bütün
baskılara rağmen Meclis’in, dönemin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’i
cumhurbaşkanı seçmemesini ise muhtıranın rövanşı olarak görüyor. O günlerde
siyasilerin baskılara direnmesini ‘telafi edici tarihî tavır’ olarak niteliyor.
Korkmazcan, şöyle devam ediyor: “Gürler, cumhurbaşkanı olacağım diyerek
Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa etti. Hemen Cumhuriyet Senatosu üyeliğine
seçildi. O zaman prosedür cumhurbaşkanının TBMM ya da Cumhuriyet Senatosu üyesi
olması şeklindeydi. Gürler’in koltuğuna da Kara Kuvvetleri Komutanı Semih
Sancar oturdu. Ordunun desteğine sahip olduğuna inanan Faruk Gürler
cumhurbaşkanı seçileceğine kesin gözüyle bakıyordu. Fakat siyasiler her türlü
baskıya direndi ve Gürler’i cumhurbaşkanı seçmedi.”
1973 yılında Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı seçilmesi için
siyasilere çeşitli baskılar yapıldığını anlatan Korkmazcan, seçimin yapılacağı
ilk gün Meclis localarının üniformalı askerlerle dolu olduğunu söylüyor.
Kendisinin de bu baskılardan payına düşeni aldığına dikkat çeken Korkmazcan,
şöyle devam ediyor: “Askerler her siyasi partiden temsilcileri topladı. Deniz
Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan’ın konutunda bir araya geldik. Semih Sancar
çiçeği burnunda Genelkurmay başkanıydı. Bize, ‘Ya Gürler’e oy verirsiniz veya
Sunay’ın görev süresini iki yıl daha uzatırsınız.’ dedi. Ben oy
veremeyeceğimizi belirttim. Bunun üzerine Kara Kuvvetleri Komutanı Eşref Akıncı
ayağa kalktı, her şeye itiraz ettiğimi söyledi. Genelkurmay İkinci Başkanı
Turgut Sunalp ise ‘Eğer ordunun dediği olmazsa sizleri toplarız.’ dedi. Ben de
kendisine, böyle bir davranışa girmesi durumunda sonuçlarına katlanacağını
söyledim.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder