29 Nisan 2016 Cuma

YENİ ANAYASAYA REDDİYE & BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ.28 NİSAN 2016 PERŞEMBE, "DEVLETİMİZİN TEMELLERİNE DOKUNULAMAZ"

BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ.28 NİSAN 2016 PERŞEMBE

DEVLETİMİZİN TEMELLERİNE DOKUNULAMAZ!..
Türk Milletiyle meselesi olanlar bilmelidirler ki laiklik devletimizin temel esaslarındandır.
“Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi” olarak; TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın, çelişkiler yumağı halindeki "Yeni anayasa ve laikliğe” dair infial yaratan sözlerini şiddetle kınıyor, Türk Milletinin huzuruna atılmış bir bomba olarak görüyoruz.
Kahraman (?) diyor ki: "Anayasa inanca göre tasnif edildiğinde, bu 82 Anayasası da, 61 Anayasası da dindar anayasalardır. Neden? Resmi tatiller, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı'dır. Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım.”
Nedense Diyanet İşleri Başkanlığını hatırlamayan Meclis Başkanı hem Anayasalarımız “dindardır, seküler değildir” demekte, hem de “Dindar anayasa meselesinden, [yeni] anayasamızın kaçınmaması lazım” şeklinde konuşmaktadır. Amacı gizleyen bu çelişki masum görülemez.
Yine, “devletin inanca dayalı yapısına göre laikliğin tarifi olmalı, tarif olmadığı için isteyen istediği gibi bunu yorumluyor” şeklinde şikâyet ediliyor. Anayasamızda, laikliğin tarifi yok ama, belirlenen sınırları vardır. (M. 24) Doğru olan da budur. Çünkü inanç sistemlerinin tarifi yapılacak olursa, ortaya, “benim istediğim gibi inanacaksınız” dayatması kaçınılmaz olarak çıkar ki bu, inanç ve özgürlük alanını iyice daraltacağı için tehlikelidir, çatışmaya yol açar. Asıl kaçınılması gereken budur; kabul edilemez.
Meclis Başkanı Kahraman, bir yandan anayasalarımızın “dindar” olduğunu açıklarken öte yandan, “Yeni anayasa”da “Lâdinilik [Din dışılık] ve “Laiklik olmamalı” diyebiliyor. Bu inkârcılıktır.
İsmail Kahraman’ın sorumsuzca ortaya attığı bu görüşler yeni değildir. 2012 yılında başında bulunduğu Birlik Vakfının “Anayasa Teklifi”nde de aynen mevcuttur. Farkı ise, o zaman vatandaş, ama bugün TBMM Başkanı olmasıdır.
Daha da önemlisi; Birlik Vakfı’nın anayasa taslağında, “ana dilde eğitim” yapılması öngörülürken, “Türk Milleti” adı tek bir defa bile geçmemektedir. Milletvekili yemini ise, adı belli olmayan meçhul bir “millet” adına yapılmaktadır.
Ortalığı karıştıran “laiklik” açıklaması ile “Türksüz anayasa” tuzağı birlikte düşünüldüğünde, ne yapılmak istendiği daha iyi anlaşılmıyor mu?
Aslında laiklik yolunda ilk adım, Osmanlı Türk Devletinin dağılmasını önlemek üzere Sultan II. Mahmut döneminde atılmıştır. “Mecelle” dâhil pek çok temel yasa bu anlayışa göre yapılmıştır. Meclis Başkanının anayasamızın değiştirilemez maddelerini hedef alan konuşması, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Milletiyle meselesi olduğunu göstermektedir.
Sarf edilen sözler “Kişisel görüşlerdir.” denilerek geçiştirilemez. Konuşma, TBMM Başkanı sıfatıyla yapılmıştır. Vatandaşlıkla TBMM Başkanlığı arasındaki farkı bilmediği veya bu farkı ciddiye almadığı düşünülemez. Devletimizin temel bir ilkesine karşı çıkan birinin işgal ettiği, “Devletin 2 Numaralı makamını” derhal boşaltması gerekmektedir.
BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ HAREKETİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder